11 Şubat 2014 Salı

Siz Hepiniz Ben Tek.

Siz Hepiniz Ben Tek.

   80 li yılların Yalova’sı, büyük ağabeylerin çayır denen mahallesinin aşağısında  mahalle maçları yaptığı zamanlar.  Byülü bir ortam bir Alisamiyen bir Saraçoğlu adete bizim için. Hele birde kavga çıkarsa of mis.  Hiç biri zarar görsün istediğiniz ilk zamanı anımsarmısınız ben anımsıyorum biri sakatlansada adam olmasa zaruriyetten bizi oynatsalar diye heyecanla kenardan izlediğimiz o maçlar.
  Maç sonu dağılan kalabalığın sonrasında topla biz daha ufakların mahallesi maçı kapışması. Adammı eksik sorun değil “ Siz Hepiniz Ben Tek”.


  Ne zaman kaybetmeye başladık bu özgüveni ne ara büyüdük ve korkaklaştık. Sadece altıüstü bir mahalle maçı için Dünya’ya kafa tutan okyanusları aşabilecekken ufacık su birikintilerinde tökezlemeye başladı. Gördüğümüz her köpekle kediyle insanla arkadaşken ne ara hoşt demeye başladık.
  Saçma bir mahalle arasında yürürken tamda “ Ne işim var buralarda” diye düşünürken duydum o sözü seneler sonra “ Siz Hepiniz ben tek “  sadece kalakaldım çocukları izlerken neredeyse 40 dk maclarını izledim içimden eksik olan takıma gidip -  benide alsanıza olum. Demek geçti içimden ama yapamadım onu bile yapamayacak kadar büyümüşüm. Zaten almazlardı olum diye avuttum kendimi.
 Adım atma zamanını sorgular ya insan  acaba miladım bumuydu diye sorguluyorum günlerdir kendimi Hayata karşı siz hepiniz ben tek  diyecek cesareti. Öğretim örgenim iş ev döngüsünde kaybolmadan önce ne mutluymuşum meğer hayır işin saçma yanı bu döngüye giriş amacımda mutluluk değil miydi ?  zaten bende olan bir şey için  uğraşmak. Aslında öğretilen bu olduğundan  bu hayatta , mutlu olmak tek başına mümkün değildir seni mutlu edecek birini yetiştir ve onun uğraşları ile mutlu ol ama bu süreç içinde de onunda mutlu olması seni mutlu etsin. Karmaşık bi cümle oldu değil mi?
Bu kısır döngüdeki sonuç mu?

 Siz hepiniz ben…. Ben.. ee.. benn hey durun bende sizdenim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder